Zehra Ali YILMAZ

    12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
    Zehra Ali YILMAZ

    Aşk Mektupları Yahut Sevgili Ne İşe Yarar?

    29 Mart 2019 Cuma 08:48

    “Rasim Bey,
    Ben sizi uzaktan uzağa seven bir genç kızım. Çok güzel olduğumu korkmadan söyleyebilirim. Dünyada en büyük emelim, sizin tarafınızdan sevilmek ve sizin zevceniz olmaktır. Fakat yaşlarımız çok küçük olduğu için zannederim ki birkaç sene beklemek lazım gelecek… şimdilik kendimi size tanıtmayacağım. Mektuplarınızı ‘…………….’ Adresine ‘postrestant’ olarak gönderiniz. Benim fevkalâde mutaassıp bir beybabam vardır ki çok nadiren sokağa çıkmama müsaade eder. Mâmâfih belki bir gün ayaküzeri görüşebiliriz. Kendimi şimdiden eşiniz ve nişanlınız addettiğim için sizinle görüşmeyi fena ve ayıp bir şey saymıyorum. Evde yalnızlıktan canım çok sıkılıyor. Mektuplarınız benim için büyük bir teselli olacaktır.”

    Yukarıdaki satırlar, Reşat Nuri Güntekin’in ‘Aşk Mektupları’ isimli hikâyesinden. Rasim, Nedime Hanım ile Ahmet Bey’in pek bir sevgili oğludur.  Ahmet Bey, oğlunun dağınıklığından, özensizliğinden ve derslere karşı ilgisizliğinden mustariptir. Son çare olarak aşkın onarımcılığından yararlanmak ister ve sözde Bedia isminde bir genç kızın ağzından oğlu Ahmet’e mektuplar yazmaya başlar. Rasim, Bedia’nın sorduğu sorulara ve beklentilerine cevap verebilmek için kitaplar okur, okunaksız yazısını güzelleştirir, düzenli ve bakımlı bir genç olmak için elinden geleni yapar. Netice itibari ile herkes kazanır.

    Aşk böyledir işte...

    Evvela tertemiz bir hava dolar ciğerlerine. Göğsün kabarır. İçinden şarkı söylemek, türkü yakmak gelir. Söylersin de kimseye ve hiçbir şeye aldırış etmeden. Seni işitenler âşık olduğunu anlarlar. Aşkın hâl ve alâmetlerindendir zîrâ.

    Şiirler ezberlersin hüzünlendiren ve gülümseten. Hatta şiirler yazarsın. Aşk yazdırır, bu hakikati her aşk ehli yaşar.

    Daha çok yer, kimi vakit açlıktan kıvranırsın. Gün olur gözüne uyku girmez, gün gelir yataktan asla çıkmazsın. Yeni giysilerin olsun istersin, aynanın karşısında vakit geçirmek, saçınla başınla meşgul olmak seni mutlu eder.

    Şafak sökene kadar dağların tepelerinden gözünü ayırmazsın. Patika yollardan yürümek, tabiatı yeniden keşfetmek istersin.

    Güzel kokuları denersin, yeni kitapların sayfalarında dolaşırsın, kısa kısa notlar alır sonra paylaşırsın. Paylaştığın her ne ise aslında kendi yüreğindir.

    Mayalanıp da yüreğinin kapılarını tıpkı bir baraj kapağının açılması misâli açtığın vakit gayrı sen bir bal arısısın, bir yusufçuk kuşusun, sen bir kamışsın, sen bir yılkısın, sen bir ibrahimsin, ismailsin sen, taş üstene taş koyansın, devlet kuransın, ma’mur kılansın, yazan ve yazdırtansın…

    Hey hât! Aşk, inşâ edendir hatta ihyâ eden…

    Ey Sevgili! Söyle bana,
    Sen ne işe yararsın?

    Bu yazı toplam 3253 defa okunmuştur.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
    Tüm Hakları Saklıdır © 2016 BADER Ankara | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0 312 229 54 06 - 229 55 06 | Haber Yazılımı: CM Bilişim