Bir zamanlar küçücüktük…
Hiçbir şey umurumuzda değildi…
Tanıdığımız herkes bizim için çalışıyordu…
Ağlamalarımız anlıktı, acımalarımız geçici…
Verilenler gıdamızdı, öğretilenler geleceğin bilgeliği…
Sevildiğimizi bilmek en büyük mutluluk kaynağımızdı…
Korku yoktu…
Aç kalmak, açıkta kalmak endişesi yaşamadan günlerimiz geçerdi. “Kanun, yönetmelik, genelge” kelimeleri nedir, bilmezdik…
Hayallerimiz alabildiğince özgür, yaşayışımız olabildiğince hür, rüyalarımız büyüklere inat hep renkliydi…
Kâbuslarımız için ebeveynlerimizin kucakları sığınacağımız, huzur bulacağımız duraklardı…
Çevremizdekilere inanır, onlara güvenirdik…
Herkes iyiydi bizim için…
Kötülük şeytana mahsustu, insanlara yaklaşamazdı…
Küçük şeylerden büyük mutluluklar çıkarmayı bilirdik…
Yağmur başka yağardı, kar başka…
Elimizden alınan oyuncaklar kışımız olur, lâkin başka bir şeyde baharı yakalardık…
Korku nedir bilmedik bir zamanlar…
Reddedilsek de kabul edilmenin yolunu bulurduk gülerek ya da ağlayarak…
Biz hep gülümsemeyi seçerken, büyüklerin neden daha az güldüklerini hiç fark etmedik yıllarca…
(Devam Edecek)
Bu yazı toplam 916 defa okunmuştur.