- 21:28 - BADER Olarak Etimesgut Belediye Başkanı Sayın Enver DEMİREL'in Misafiri Olduk
- 13:44 - 5.Olağan Genel Kurul Çağrısı
- 08:48 - İstişare ve Tanışma Programımızı Gerçekleştirdik
- 08:50 - Ankara Valiliğine Vasip ŞAHİN atandı.
- 16:11 - Kabakçı Konağı Ekim Ayı Söyleşisini Gerçekleştirdik.
- 08:44 - BADER Olarak Ziyaretlerimize Devam Ediyoruz.
- 09:42 - Acımız Büyük
- 23:38 - Hacı Bayram Veli Hazretlerinin Manevi Gölgesinde Bir Sosyal Bilimler Üniversitesi
- 23:13 - Zabıta Teşkilatı 192 Yaşında…
- 16:09 - ABD Menşeili Markalara İzin Yok
- 09:30 - 15 Temmuz Platformu Üyesi Olarak Basın Açıklamasına katıldık.
- 09:24 - 13. Çubuk Kültür ve Turşu Festivali İstişare Toplantısı
- 09:18 - Döviz ve Altınlarımız Bozduruyoruz
- 09:14 - TRT'ye Ziyaret
- 16:01 - Sincan Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Basın Açıklaması Yapıldı
Vedat GÜNEŞ / Yazar





Bir Zamanlar (2)
Biz hep gülümsemeyi seçerken, büyüklerin neden daha az güldüklerini hiç fark etmedik yıllarca…
Ve inandık büyüyünce her şeyin daha iyi olacağına…
Neden olmasın ki?
Bizden daha çok şey bilmiyorlar mıydı büyüklerimiz?
Her dem, hep dem bize akıl vermiyorlar mıydı?
Görmüş, geçirmiş, tecrübe edinmişlerdi… Ahlâk, inanç, yaşam…
Ah keşke biz de büyüyebilseydik!..
Evet evet, bizim için zorluk yoktu.
Zorluk büyüyememekti.
Büyüdüğümüzde her şeyin yolunda gideceğini hayal ederdik yatağımıza girdiğimizde…
Gökkuşağının tüm renklerinden güneş yapmayı bilirdik.
Kırmızı ağaç, yeşil güneş, sarı bir elma, kırmızı bir armut süslerdi resimlerimizi… Büyüklerimizin düşündüğünden daha büyüktü hayallerimiz.
Sokaklar eğitimimizin bir parçasıydı âdeta, kavga edip, hemen barışabildiğimiz… Elimizdekileri paylaşabildiğimiz…
Hayallerimizi birleştirebildiğimiz…
Gerçeği hiç olmayan konuşmalarımız…
Korkunun olmadığı oyunlarımız…
Akşam olduğunda umutla beklediğimiz, yarınlarımız…
Ne kadar mutluyduk biliyorsunuz değil mi?
Düşünün lütfen…
Dünkü hayallerimiz hangi tepelerin doruklarında dalgalanıyordu?
Ama düşünemediğimiz bir şey vardı: Bu büyükler neden hep kavga ediyorlardı?
Neden gülmeyi ayıp sayıyorlardı?
Neden hep “Ağır ol, molla sansınlar” diyorlardı?
Ve neden bize “yalan söylemeyin” derken kendileri yalan söylüyorlardı?
Bize okumayı öğütlerken, neden kendileri hiç okumuyordu?
Neden evlerimizin duvarlarını süsleyen Kur’an’ımız, tek kitabımız, cilti bozulmadan asılı duruyordu?
Onun nasıl okunacağı konusunda tavsiyelerde bulunulurken, neden bizden ne istediği, O’nun ne dediği anlatılmıyordu?
Yoksa onlar da mı bilmiyordu?
Sorular, sorular, sorular…
Sonra ne mi oldu?
İsteğimize kavuştuk…
Yani, çocukluktan kurtulup BÜYÜDÜK…
Küçüklüğümüz “c” idiyse, büyüyünce “C” olamadık.
Değiştik…
Çünkü BÜYÜDÜK!..
“d” idiysek “D” olduk…
Şiştik ve yönümüz değişti…
Düşüncemiz, yaşayışımız değişti…
Gülmelerimiz eksildi…
BÜYÜDÜK…
(Devam Edecek)
Arkadaşına Gönder
Yazdır
Yukarı
Tel : 0 312 229 54 06 - 229 55 06 | Haber Yazılımı: CM Bilişim