- 21:28 - BADER Olarak Etimesgut Belediye Başkanı Sayın Enver DEMİREL'in Misafiri Olduk
- 13:44 - 5.Olağan Genel Kurul Çağrısı
- 08:48 - İstişare ve Tanışma Programımızı Gerçekleştirdik
- 08:50 - Ankara Valiliğine Vasip ŞAHİN atandı.
- 16:11 - Kabakçı Konağı Ekim Ayı Söyleşisini Gerçekleştirdik.
- 08:44 - BADER Olarak Ziyaretlerimize Devam Ediyoruz.
- 09:42 - Acımız Büyük
- 23:38 - Hacı Bayram Veli Hazretlerinin Manevi Gölgesinde Bir Sosyal Bilimler Üniversitesi
- 23:13 - Zabıta Teşkilatı 192 Yaşında…
- 16:09 - ABD Menşeili Markalara İzin Yok
- 09:30 - 15 Temmuz Platformu Üyesi Olarak Basın Açıklamasına katıldık.
- 09:24 - 13. Çubuk Kültür ve Turşu Festivali İstişare Toplantısı
- 09:18 - Döviz ve Altınlarımız Bozduruyoruz
- 09:14 - TRT'ye Ziyaret
- 16:01 - Sincan Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Basın Açıklaması Yapıldı
Vedat GÜNEŞ / Yazar





Bir Zamanlar (4)
Bizim için çalışanları unutmamız zor olmadı büyüyünce.
Onlar hep yanlış yaptı, bir biz doğru kaldık hayatta!.. Yarınki doğruların bizim yanlışımız olduğunu düşünmeden…
Bahaneler üretmek aslî görevlerimiz arasına girdi. İş yapmak yerine uydurduğumuz bahanelerle vakit geçirir olduk. Enerjimizi bunlara harcayınca elimizde kocaman bir hiç oluştu.
Eleştirdik hep yapamadığımız şeyleri. Eleştirilmek mi, o da nereden çıktı? Bizler kafamızı masalarımızın altına soktuk, eleştirenleri duymamak, görmemek için. Korkularımızın üzerine gidemedik. Oysa korkularımızın üzerine gitmeyi deneseydik aydınlık yarınlar hemen yanımızda bizi bekliyordu.
Denemedik… Denemeden zirvede olmak istedik hep.
Denemedik… Cesaretsizliğimiz işlerin zorluğundan değildi, çünkü biz cesur değildik!..
Vaktin hızla akmaya devam ettiğini iş işten geçtiğinde fark etmeye başladık. Yani zamanımız tükendiğinde farkına vardık zamanın kısa olduğunu. Hep koşacağımızı zannettik sağlığımızdan parça parça gidenleri görünceye kadar.
Zaman ne kadar çabuk geçti bizim için değil mi?! Fark ettik, fark etmesine ama… Nasıl yaşayacağımızı öğrendiğimizde, öldüğümüzü anladık. Çocuk kalmak elimizde değildi, ancak, biz önce içimizdeki çocuğu öldürdük!..
Siz, siz olun, yaşarken içinizdeki çocuğu öldürmeyin… Lütfen eski günlerinizi unutmayın…
Elinizdeki iki topun hayatın kendisi olduğunu hatırlayın. İlk top, plâstik bir top. Elinizden düşse de zıpladığında tutabilirsiniz. Bu top; makamı, parayı, malı, mülkü temsil etmektedir. İkinci top ise cam bir toptur. Bu top elinizden düştüğünde eski hâline getiremezsiniz. İkinci top; sevginizi, aşkınızı, dostlarınızı eşinizi, çocuklarınızı, kısaca yaşam gayenizi temsil etmektedir.
Her birimizin artıları var, eksileri var. Her birimizin acıları var sevinçleri var. Her birimizin dünü var, bugünü var. Ama yarını olmayabilir. Eğer biz öğrenmeye hazırsak, hayat öğretmen olarak bizi beklemektedir. Hayatı hep şöhret ve servet avcılığı yaparak geçirmek, ihanetlerin en büyüğüdür.
Biz ne olmak istiyorsak, zaten öyleyiz…
Sevdayı aşk zannetmişiz… Âşık olamamışız… Mâşuktan haber mi? Veyl ona…
“Doğduğunda sen ağlarken bütün dünya gülüyordu. Öyle bir hayat yaşa ki, öldüğünde dünya ağlarken, sen gülesin.”
Berceste
Gaflet uykusundan yatır uyanmaz
Can gözü kapalı gafilan çoktur
Hüdayî
Arkadaşına Gönder
Yazdır
Yukarı
Tel : 0 312 229 54 06 - 229 55 06 | Haber Yazılımı: CM Bilişim