- 21:28 - BADER Olarak Etimesgut Belediye Başkanı Sayın Enver DEMİREL'in Misafiri Olduk
- 13:44 - 5.Olağan Genel Kurul Çağrısı
- 08:48 - İstişare ve Tanışma Programımızı Gerçekleştirdik
- 08:50 - Ankara Valiliğine Vasip ŞAHİN atandı.
- 16:11 - Kabakçı Konağı Ekim Ayı Söyleşisini Gerçekleştirdik.
- 08:44 - BADER Olarak Ziyaretlerimize Devam Ediyoruz.
- 09:42 - Acımız Büyük
- 23:38 - Hacı Bayram Veli Hazretlerinin Manevi Gölgesinde Bir Sosyal Bilimler Üniversitesi
- 23:13 - Zabıta Teşkilatı 192 Yaşında…
- 16:09 - ABD Menşeili Markalara İzin Yok
- 09:30 - 15 Temmuz Platformu Üyesi Olarak Basın Açıklamasına katıldık.
- 09:24 - 13. Çubuk Kültür ve Turşu Festivali İstişare Toplantısı
- 09:18 - Döviz ve Altınlarımız Bozduruyoruz
- 09:14 - TRT'ye Ziyaret
- 16:01 - Sincan Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Basın Açıklaması Yapıldı
Zehra Ali YILMAZ





Bizde Her Ev Doğru Yer
‘Teblerze- zâd gevher-i galtân-ı gurbetim
Mihr-i sadef sabâh-ı nişabur’dur bana’
Şeyh Galib
Ankara’da bir vakitler bahçeli müstakil bir evde oturuyorum. Kapı kilitlemek hiç âdetim olmadığı gibi o gün fazladan, ardına kadar açık bırakmışım. Harıl harıl çalışıyorum. Bir taraftan odaları süpürüyorum bir taraftan siliyorum. Tam iki büklüm olup koltuğun altını temizlemiş doğrulurken altmış yaşlarında, orta boylu, hafif kilolu bir teyzeyle odanın orta yerinde burun buruna geliyorum. Hemen oracıkta bir perde açılıveriyor. ‘Hoş geldiniz teyzeciğim, evi temizliyorum da üstüm başım hiç müsait değil.’ diyorum. ‘Olsun kızım, ev hâli ne olacak?’ diyor. O da benim gibi nefes nefese kalmış. Az biraz da terlemiş, belli. ‘Otur hele şöyle bir soluklan, ayakta kalma.’ diyorum. İkili koltuğa oturuyor. Elindeki çantaları da yanına bırakıyor. ‘Sana bir bardak su getireyim de soluklanırken içiver yorulmuşsun.’ Diye ekliyorum. ‘He kızım çok iyi olur, dilim damağım birbirine yapıştı, nasıl kurudu boğazım bir bilsen, dışarısı yanıyor.’ diyor. ‘Eee teyzem burası Ankara, temmuz ayında sıcak yakar; ama akşamın ilk saatlerinden itibaren tatlı bir serinlik çöker şehre. Pek güzel olur.’ diyorum. Beni, başıyla tasdik ediyor. Bir koşu suyunu getiriyorum. ‘Teyzeciğim sen suyunu içedur. Terim soğumasın. Şu pencere önünü de sileyim, işim bitiyor. Sana kahve kaynatırım içersin.’ Dedikten sonra hızlıca tamamlıyorum işlerimi.
Ellerimi yıkayıp teyzenin karşısındaki koltuğa da ben oturuyorum. Kahveden önce yemek yiyelim teyzeciğim deyince yok kızım Saniye Teyzenler gelsin de öyle yeriz demesin mi? Asıl ikinci perde o vakit başlıyor. ‘Teyzeciğim Saniye Teyzemler köyde değil mi?’ diyorum. ‘Yok, evi yaptıramadı ya oğlu Almanya’ya gidince kaldı. Bu yaz da Ankara’da geçer yaz mevsimi mecburen.’ diyor. Almanya ve Saniye bilgileri tamam; fakat ‘yeni ev’ işi bozuyor. Artık bu oyunu devam ettirmemeliyim biliyorum. ‘Teyzeciğim Saniye Teyzelerin evi yeni ya hatırlasana. Onlar ev yaptırmayacak. Öyle bir niyetleri yok.’ diyorum. Beni tepeden tırnağa dikkatlice şöyle bir süzdükten sonra ‘Kızım bak bakayım bana sen Sarı Seyit’in gelini Şükran değil misin?’ diye soruyor. ‘Yok, güzel teyzem, diyorum ben Pehlivanın gelini Zehra’yım.’ Yüzüne belli belirsiz bir şaşkınlık oturuyor. O dakika zihninde kim bilir kaç farklı ihtimâl dolanıyor. ‘Eeee kızım, diyor tedirgin bir hâlde desene ben yanlış eve geldim. Ne diye demiyorsun? Hadi ben seni bilemedim sen niye tanımadığın insanı ve alıyorsun gencecik kadınsın!’ diyerek fırçalıyor. Çok şükür, gündelik azarımızı da payımıza tecrübe paylaşımı olarak aldıktan sonra ‘Aşk olsun güzel teyzem, Tanrı misafirisin. Bak ne güzel iki çift laf ettik. Bir tas suyumu içtin. Burada her ev doğru yerdir. Misafir mi seçeceğiz. Yorgundun. İzinin üstüne seni geri mi gönderecektim? Sen dur yemek ye de git.’ diyorum. Olmaz diyor. Gülümseyerek Şükran bekler. Sarı Seyit’in gelini Şükran.
Doğru adrese varacağından emin olduktan sonra teyzemizi uğurluyorum. Ahh, Şükran, misafiri sen kapsan da neyse ki hikâyesini yazmak bana kalıyor.
Ankara böyledir işte. Kavşaktır. Kavuşma yeridir. Kıyıdır. Kollarını kuzeyden güneye, doğudan batıya kocaman açan, yüreği zengin bir şehirdir. Kapıları ardına kadar açıktır. Yüzü güleç, sofrası bereketlidir. Son yıllarda güvenlikli ve çok katlı binalardan dolayı adresi şaşırıp da gelen Tanrı misafirleri olmasa da Ankara havası, suyu, toprağı, insanı doğallığını yitirmemiş şehirlerimizdendir.
Zehra Âli YILMAZ
Arkadaşına Gönder
Yazdır
Yukarı
Tel : 0 312 229 54 06 - 229 55 06 | Haber Yazılımı: CM Bilişim