Durdu GÜNEŞ / Yazar

    12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
    Durdu GÜNEŞ / Yazar

    Çocuklardan Öğreneceğimiz Çok Şey Var

    03 Ocak 2017 Salı 22:35

    Geçenlerde iki arkadaşla sohbet ederken, bir vesileyle sohbete iştirak eden emekli bir valiyle tanıştık.

    Bilgili, birikimli E. Vali bize faydalı da olacağı düşüncesiyle anılarından bahsediyor, sürekli konuşmak istiyor, sıkılacağımızı düşünerek sık sık “başınızı ağrıtmış olmayayım” diyordu. Oysa bizler ilgiyle dinliyorduk.

    E. Vali ilkokulda okurken kitabımızda “Bilgiç Dede” başlıklı bir okuma parçası vardı. Onun verdiği dersi hiç unutmam” dedi, şöyle devam etti:

    "Küçükken okuduğum “Bilgiç Dede” sayesinde her yaşta öğrenmeyi temel ilke edindim.

    Geçmiş zamanların birinde anne yemek pişirecek ama ateş yok. Çocuğu kibrit alması için komşu Bilgiç Dedeye göndermiş.. Bilgiç Dede sürekli kitap okuyan, çok bilgili, sakallı, nur yüzlü bir kişidir. Çocuk, annesinin yemek pişireceğini belirterek ateş istemiş. Bilgiç Dede “Benim kibritim yok. Ama mangalda ateş var. Ama bu ateşi götürmek için bir kap getirmemişsin. Bende de kap yok. Bu ateşi nasıl götüreceksin?” demiş.

    Çocuk “kabım var” diyerek, avucunu açmış. Sonra, “Üzerine şimdi biraz kül bırak” demiş. Belli bir kalınlıkta kül konduktan sonra, “şimdi küçük bir köz parçası koy” demiş. Bilgiç Dede denileni yapmış. Çocuk avucundaki kül üstünde ateşi alıp götürmüş.

    Bilgiç Dede çocuğun arkasından bakıp düşünmüş, sonra kendi kendine; “Biz o kadar okuyoruz, kendimizi bilgili görüyoruz. Bu yaşta bu kafa, bu kafada bu zeka. Demek ki hangi yaşta olursa olsun. Herkesten öğreneceğimiz bir şey var. Öğrenmenin de yaşı yok, öğretenin de” demiş.

    E. Vali, “İlkokul çağında bu okuma parçasını hiç unutmadım. Ne kadar bilgili olursak olalım, her zaman ve herkesten öğrenecek bir şey var diye düşünürüm” dedi ve devam etti. “Kendi kendime bazen basit gibi görünen bir okuma parçasının bile insan hayatında ne kadar önemi var diye düşünüyorum. Bazen çocuklukta insan beynine virüslü bir dosya girer. Ondan sonra kişi hep yanlış pusula ile hep yanlış yönlere gider. Ama bazen insan çocukken ışıklı levha olacak doğru bir pusulaya sahip olur. O pusula hayatı boyunca ona doğru yönü gösterir. Bu örnek benim için doğru bir pusula oldu. Büyük küçük demeden herkesten öğreneceğim bir şey olduğunu biliyorum.” dedi.

    E. Valinin çocuklarla ilgili bu örneği benim de iki hatıramı çağrıştırdı.

    Çocuklardan öğreneceğimiz çok şey var. Bakir beyinleri var. Gelişigüzel bilgilerle ön kabuller oluşmadığı için her yeni durumu sorgularlar. Sorularıyla bizim ezberimizi bozarlar.

     

    Bir gün serviste arkadaşımın kreşe giden oğlu ile yan yana oturduk. Öğretmeninin anlattığı masalları söyledi. Sonra bana “sen de bir masal anlatsana” dedi.

    Benim de o an aklıma tilki ile yılanın hikayesi geldi. Başladım anlatmaya:

    “Kara yılanı nehrin öbür tarafına geçmek istiyormuş. Tilkiden yardım istemiş. Tilki, “Seni karşıya geçiririm ama ya beni yolda sokarsan” demiş. Yılan “Sokarsam ikimizde ölürüz onun için merak etme” diye karşılık vermiş.

    Anlaşma sonucunda yılan tilkinin boğazına sarılmış vaziyette tilki nehre girmiş. Nehirde yüzerek ilerlerken yılan, “Ben seni sokacağım” demiş. Tilki, “ Hani bana söz vermiştin” demişse de kar etmemiş. Yılan ısrarlı. Bu kez tilki bakmış olacak gibi değil. “Madem beni sokup öldüreceksin o halde bana bir veda öpücüğü ver” demiş. Yılan öpücük için boynunu uzattığında ise tilki yılanın başını koparmış.

    Tilki ölü yılanı karşı tarafa geçirdikten sonra nehrin kenarına kum üstüne dümdüz cetvel gibi yatırmış. Sonra yılana “Arkadaş dediğin öyle eğri olmamalı işte böyle dosdoğru olmalı” demiş.

    Hikaye bitince çocuk, “Yılan tilkiye yalan söylemiş değil mi” dedi “evet” dedim. Yılanın tilkiye yalan söylemesini hiç doğru bulmadım. Şimdi yılan doğru söylesin. Hikayeyi doğru söylemesine göre yeniden anlat” dedi.

    Bir anda fıkra şeklinde, hikaye şeklinde ne kadar çok önyargılarımızın oluştuğunu düşündüm. Bunları hiç sorgulamadan onların üzerine doğrular oluşturduğumuzu bu durumun ise bizi gerçeklere karşı körleştirdiğini farkettim.

     

    Belkide hayatta yanlış bulduğumuz her şeyin yerine doğruyu koyarak onları yeniden kurgulamamız gerekiyor.

     

    Yine bir gün, “Toplumsal Hayvan” isimli bir kitap okuyordum. Kitabın kapağında insan hayvan karışımı bir desen vardı. Henüz okula gitmeyen kızım sordu. “Baba bu ne?” Ben biraz da eğitici bir öğüt olsun diye “Kızım kötü olan, kötülük yapan insanlar böyle hayvana benzerler” dedim. Kızım “İyi ama baba, hayvanlar kötülük yapmaz ki” dedi. Bir an düşündüm, doğru söylüyordu. Kötülük insana ait bir kavramdı, hayvanlara yüklediğimiz kötülükler insanlardan tarafından onlara izafeten anlatılıyordu. Kızımın bu sözünden hareketle “Hayvanlığın Alemi Var” isimli kitabı yazdım. Kızımın sözü benim ilham kaynağım oldu.

    Çocuklardan öğreneceğimiz çok şey var.

    Bu yazı toplam 1303 defa okunmuştur.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
    Tüm Hakları Saklıdır © 2016 BADER Ankara | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0 312 229 54 06 - 229 55 06 | Haber Yazılımı: CM Bilişim