- 21:28 - BADER Olarak Etimesgut Belediye Başkanı Sayın Enver DEMİREL'in Misafiri Olduk
- 13:44 - 5.Olağan Genel Kurul Çağrısı
- 08:48 - İstişare ve Tanışma Programımızı Gerçekleştirdik
- 08:50 - Ankara Valiliğine Vasip ŞAHİN atandı.
- 16:11 - Kabakçı Konağı Ekim Ayı Söyleşisini Gerçekleştirdik.
- 08:44 - BADER Olarak Ziyaretlerimize Devam Ediyoruz.
- 09:42 - Acımız Büyük
- 23:38 - Hacı Bayram Veli Hazretlerinin Manevi Gölgesinde Bir Sosyal Bilimler Üniversitesi
- 23:13 - Zabıta Teşkilatı 192 Yaşında…
- 16:09 - ABD Menşeili Markalara İzin Yok
- 09:30 - 15 Temmuz Platformu Üyesi Olarak Basın Açıklamasına katıldık.
- 09:24 - 13. Çubuk Kültür ve Turşu Festivali İstişare Toplantısı
- 09:18 - Döviz ve Altınlarımız Bozduruyoruz
- 09:14 - TRT'ye Ziyaret
- 16:01 - Sincan Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Basın Açıklaması Yapıldı
Vedat GÜNEŞ / Yazar





Gerçek Olmayan Gerçek Bir Hikâye (Son)
Berceste
Günü gelir sende benden çekip gidersen
Gidip de bir daha gelmeyeceksen
Al ömrümü koy ömrünün üstüne
Senden gelsin ölüm başım üstüne
* * *
Kızı, “İyi geceler” dedi ve yatmaya gitti. Eşi ise balkona çıktı. “Hayırdır, bugün canın çok sıkkın, bir şeye mi üzüldün?” dedi.
Eşinin yüzüne tebessümle bakarak, “Düşünmeyi öğrendim” dedi. “Ne güzelmiş sessizlikle sessizce berber olmak. Sessizliği dinleyip, sessizliği hissetmek. Sana da tavsiye ederim.”
Kadın bir şey anlamadı eşinin söylediklerinden. “Anlayamadım” dedi. “Sen haberleri kaçırmaz, bizimle dizileri takip ederdin.”
“Evet, öyleydi. Sessizlikle tanışalı televizyonların, gazetelerin olmayan şeyleri olmuş gibi göstermesi, gerçekleri örtbas etmek içinmiş. Öğrenmemiz gereken şeyleri perdeleyip bizi başka şeylerle oyalayan birer araç olarak kullanılmaktaymış. “Sosyete” diye lanse edilen kişiler, sanatçılar, siyasetçiler, köşe yazarları gerçeklerden, halktan ve hakikatten uzakta bizleri uyutmak içinmiş. Sahte kişiler, sahte hayat, sahte gündem, sahte bir sahnede insanları oyalamak için sahte senaristin sahte senaryosu ile gerçekleri gizlemişler bizden. Anlıyor musun hanım, sessizlikten başka her şey sahteymiş.”
* * *
Berceste
Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine parelendi yürek yarası
Ben bu derde nerden derman bulayım
Meğer dost elinden ola çaresi (Pir Sultan Abdal)
* * *
“Hayırdır bey, kafayı mı yedin sen?”
Alaylı bir gülümsemeyle, “Biliyor musun hanım, yaşayan insanların çoğu sadece nefes almak için yaşıyorlar. Bize verilen görev sadece nefes alıp rolümüzü oynamak. Senaryoyu yazanlar hayattaki rolümüzü de belirlemektedirler. Oysa bu oyundaki rolümün nasıl olacağına bundan sonra ben karar vereceğim.
Yalnızca para, şan, şöhret, eğlence için bu hayata gelmedik biz. Öğrenmek ve öğrendiğimizi sahnelemek için bu dünyaya geldiğimizi anladım düşünerek. Hep başkalarının hatalarını ayıplardım, bugün kendi hatalarımı ayıplamayı öğrendim.
Düşündüm ve gerçekleri gördüm. Bir düşünür, “Düşünce, saksıda büyüyen bitkinin kökleri gibidir. Kökler hiçbir zaman saksının elverdiğinden fazla gelişemez” diyor. İşte ben düşünerek saksımı kırdım ve gerçeklerle yüzleştim.
Sana tavsiyem, düşün. Düşündükçe kendine soracağın soruların olacak. Soruları cevaplamaya başladığında olgun bir akla ulaşmış olacaksın. Kör körün peşinden giderse, soluğu öndeki körün hendeğinde alır. Şu anki durumumuz körün düştüğü hendeğe doğru gitmektedir.
Yarın geç olamadan bu geceden itibaren düşün.”
Adam daha fazla konuşmadı. Kadın da bir şey demedi. Sessizlik balkonu istilâ etmişti.
Kadın televizyonda seyretmişti. İnsanlar son zamanlarda bunalıma girmeye başlamıştı. Acaba eşi de onlardan biri miydi?
Düşündü.
Bir süre sonra ayağa kalktı. Korktuğu başına gelmişti. Kararını verdi. Eşini tez elden bir doktora götürecekti. Eşine yaklaştı. Elini alnına koydu. Ateşi yoktu.
“Haklısın, düşünmeye başladım. Sen canını sıkma, her şey yoluna girecek” dedi.
Düşündü ve kararını verdi.
İyi günde, kötü günde birlikte olmaya söz vermişlerdi. Eşine yardımcı olacaktı…
Düşündü…
İçeriye girdi ve bir telefon görüşmesi yaptı.
Sabah bir ambulans geldi. Adamı yatağından kaldırdılar. İki kişi bir gömlek giydirdi. Adam sessiz kaldı. Kadın ise kocasına dönerek, “Seni iyi edecekler, korkma… Biz sık sık ziyaretine geleceğiz. İyileşeceksin!..” dedi.
Adam anlamıştı olanları.
Düşündü…
İçerdekiler mi delirmişti, dışarıdakiler mi?..
Düşündü…
Düşündü…
Arkasına döndü ve karısının yüzüne baktı.
* * *
Berceste
Bir gülün çevresi dikendir hardır
Bülbül har elinde ah ile zardır
Ne de olsa kışın sonu bahardır
Bu da gelir buda geçer ağlama (Âşık Daimî)
* * *
Haftanın Kitabı : Batılılaşma İhaneti / D. Mehmet DOĞAN
Haftanın Filmi : Sınav (Exam)
Haftanın Türküsü : Ağlama Yâr Ağlama
Kasım Ayının Hediye Kitapları:
Âsım/M.A. Ersoy / (Türkçe ve Osmanlıca)
Genç Safahat/M.A.Ersoy)
Arkadaşına Gönder
Yazdır
Yukarı
Tel : 0 312 229 54 06 - 229 55 06 | Haber Yazılımı: CM Bilişim