- 21:28 - BADER Olarak Etimesgut Belediye Başkanı Sayın Enver DEMİREL'in Misafiri Olduk
- 13:44 - 5.Olağan Genel Kurul Çağrısı
- 08:48 - İstişare ve Tanışma Programımızı Gerçekleştirdik
- 08:50 - Ankara Valiliğine Vasip ŞAHİN atandı.
- 16:11 - Kabakçı Konağı Ekim Ayı Söyleşisini Gerçekleştirdik.
- 08:44 - BADER Olarak Ziyaretlerimize Devam Ediyoruz.
- 09:42 - Acımız Büyük
- 23:38 - Hacı Bayram Veli Hazretlerinin Manevi Gölgesinde Bir Sosyal Bilimler Üniversitesi
- 23:13 - Zabıta Teşkilatı 192 Yaşında…
- 16:09 - ABD Menşeili Markalara İzin Yok
- 09:30 - 15 Temmuz Platformu Üyesi Olarak Basın Açıklamasına katıldık.
- 09:24 - 13. Çubuk Kültür ve Turşu Festivali İstişare Toplantısı
- 09:18 - Döviz ve Altınlarımız Bozduruyoruz
- 09:14 - TRT'ye Ziyaret
- 16:01 - Sincan Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Basın Açıklaması Yapıldı
Adil BÜYÜKÇOLAK / Yazar





SELAM, HİDAYETE TABİ OLANLARA
İslam'ın ilahi ve evrensel bir din olması sebebiyle hem peygamberi hem de inananları tarafından ondan haberi olmayanlara tebliğ edilmesi gerekir. Çünkü Allah, İslam'ın geçerliliği, evrenselliği ve doğruluğunu Kur'an'da bildirmiştir.
"Allah katında din İslam'dır. Kitap verilenler, ilim kendilerine geldikten sonra aralarındaki çekememezlikten ötürü anlaşmazlığa düştüler. Allah'ın ayetlerini kim inkâr ederse, doğrusu Allah'ın hesaba çekmesi çabuk olur." (Al-i İmran/19)
"Allah'ın dininden başkasını mı arzu ediyorlar? Oysa göklerde ve yerde kim varsa, ister istemez O'na teslim olmuştur. Zaten O'na döndürüleceklerdir. (Ey Muhammed) "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve (İsrail) boylara indirilenlere, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rableri tarafından indirilenlere inandık; onlardan hiç birini diğerinden ayırmayız. Biz Allah'a teslim olmuşuzdur" de.
Kim İslam'dan başka bir din arzu ederse, o din ondan kabul edilmeyecektir, O ahirette kaybedenlerden olacaktır." (Al-i İmran/83-85)
"Bugün size dininizi ikmal ettim ve size olan nimetimi tamamladım. Size din olarak İslam'ı beğendim." (Maide/3)
İslam'ın bütün insanlara duyurulmasının, İslam nimetinden herkesin yararlanmasının öncülüğünü onun peygamberi yapmış, gidebildiği yere gitmiş, gidemediği yere haber göndermiştir. Fırsat elde eder etmez bu görevini yerine getirmek için Arap Yarımadasındaki emirlere, kabile reislerine ve yarımadayı çevreleyen hükümdar ve yöneticilere, mektuplar ve elçiler göndermeye başlamıştır.
Hükümdarlara gönderilen mektuplar gönderilen kişilerin özellikleri dikkate alınarak hikmetli ve ileri görüşlü bir üslupla kaleme alınmışlardır. Özlü ifadelerle ilkelerini etkileyici bir şekilde ortaya koyuyordu. Tehdit etmiyor, davet ediyordu, fakat uhrevi sorumluluğuna vurguyu da ihmal etmiyordu. Amacının kimsenin itibarını, düşünmek değil İslam'la yükselmelerini sağlamak olduğunu belirtiyordu.
Gönderilen mektuplardan alınan sonuçlar ve tepkiler şöyle özetlenebilir.
Adaleti ve insafı ile bilinen Habeşistan Kralı Necaşi'ye gönderilen ve orijinali bulunan mektubun metni şöyledir:
Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla,
Allah'ın Rasûlü Muhammed'den Habeş Kralı Necaşi'ye, selam hidayete tabi olanlara olsun. Ben sana olan hidayete tabi olanlara olsun. Ben sana olan nimetinden dolayı kendisinden başka ilah olmayan Allah'a hamd ederim. O, Melik'tir, Kuddüs'tür, Selam'dır, Mü'min'dir, Muheymin'dir. Ben şehadet ederim ki, Meryem oğlu İsa Ruhullah'tır. O'nun kelimesidir. O'nu iffetli ve her tür dünya kirinden ve fitnesinden temizlenmiş olan Meryem'e göndermiştir ki o da İsa'ya hamile kalmıştır. Allah onu tıpkı Âdem’i kendi eliyle ve kendi nefsi ile yarattığı gibi kendi ruhundan ve nefsinden yaratmıştır. Ben seni eşi ortağı olmayan Allah'a itaat etmeye, bana uymaya ve bağlanmaya çağırıyorum, çünkü Allah'ın Rasûlü’yüm. Seni ve askerlerini Yüce olan Allah'a davet ediyorum. Tebliğ ve ihtar görevini tamamladım, öyleyse nasihatlerimi kabul ediniz. Selam hidayete tabi olan kimselere olsun." Allah-Rasûl-Muhammed (Mührü)
Necâşi, mektuba ve getirene saygı göstermiş ve İslam'ı kabul etmiştir. İbni İshak'ın rivayetine göre cevaben yazdığı mektupta da şöyle demiştir:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla, Allah'ın Rasûlü Muhammed'e Necaşî Asham b. Ebcer'den. Selam sana olsun, Allah'ın Rahmeti ve bereketi de. Kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah beni İslam'a iletti. İsa'nın durumunu zikrettiğin mektubun bana ulaştı. Yerin ve göğün Rabbine yemin ederim ki, muhakkak İsa, senin söylediklerinden fazla değildi. Bize gönderdiğinde öğrendik. Amcan oğlunu ve arkadaşlarını misafir ettik. Ben şehadet ederim ki, sen Allah'ın Rasûlü’sün, haksın ve tasdik edilmişsin. Sana ve senin temsilcin amcaoğluna beyat ettim. Sana oğlum Ürina'yı gönderiyorum. Sadece kendime malikim, eğer sana gelmemi istersen ey Allah'ın Rasûlü, gelirim. Ben şehadet ederim ki söylediklerin haktır. Selam sana olsun ey Allah'ın Rasûlü."
Vakidi'nin rivayetine göre, Necaşi oğlu ile birlikte Habeşistan eşrafından altı kişiyi Rasûlullah'ın ziyaretine göndermiş, fakat yolda gemileri batmıştır.
Necaşi, kendisi İslam'ı kabul etmiş ancak halkına İslam'ı kabul ettirememiştir. Onun Müslüman olduğu Buhari'nin rivayet ettiği hadisle de doğrulanmıştır. Rivayete göre Necaşi vefat ettiğinde Rasûlullah (a.s) onun için gıyabî cenaze namazı kıldırmıştır. Ayrıca Ümmü Habibe'nin Rasûlullah'la olan nikâhını kıymıştır.
Habeşistan'a gönderilen başka bir mektup daha vardır. Bu mektup Necaşi'nin selefine gönderilmiş olmalı. Zira bu mektuba olumlu veya olumsuz cevap, alınıp alınmadığı bilinmiyor. Mektubun üslubundan Hıristiyan inancında olan birine yazıldığı açıkça anlaşılmaktadır.
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla, Allah'ın Rasûlü Muhammed'den Habeş Kralı Necaşi Ashama, Selam hidayete tabi olanlar ve Allah ve Rasûlü’ne iman edenler üzerine olsun. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur; O birdir, eşi ortağı yoktur; zevce ve evlattan müstağnidir. Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Seni İslam'a çağırıyorum, çünkü ben onu Rasûlü’yüm. İslam'ı kabul et, selamet bulursun. "Ey Ehli Kitap, bizimle aranızda musâvi (eşit/adil) olan bir kelimeye gelin: 'Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım; Allah'ı bırakıp kimimizi Rabler edinmeyelim.' Eğer yüz çevirirlerse deyin ki: 'Şahit olun, biz muhakkak Müslümanlardanız.' Şayet iman etmekten kaçınırsan kavminden bütün Hıristiyanların günahı senin üzerinedir." Allah-Rasûlü-Muhammed (mührü)
Bizans imparatoru Herakliyus, İran ile savaşta zafer kazanmış Kudüs'e dönüyordu. İranlıların Beytu'l Mukaddes'ten alıp götürdükleri Haç'ı geri getiriyordu. Rasûlullah'ın elçisi Dihyetu'l Kelbi tam bu sırada mektubu Herakliyus'a ulaştırdı.
"Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla
Allah'ın kulu ve Elçisi Muhammed'den Rum büyüğü Herakliyus'a Allah'ın selamı, hidayet yoluna girmiş kimsenin üzerine olsun. Ben seni İslam'a davet ediyorum. İslam'ı kabul et, selamet bulursun. Müslüman ol ki, Allah ecrini iki kat versin, şayet yüz çevirirsen bütün Aryesîlerin (Hıristiyanların) günahı senin üzerine olacaktır.
"Ey Ehl-i Kitap, hepiniz bizimle sizin aranızda musavi (eşit/adil) bir kelimeye gelin:
"Allah'tan başkasına tapmayalım, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım. Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi Rabler tanımayalım." Buna rağmen eğer yine yüz çevirirlerse (o halde) deyin ki: 'şahit olun, biz muhakkak Müslümanlarız." Allah-Rasûlü Muhammed (Mührü)
Herakliyus mektubu aldıktan sonra Rasûlullah hakkında daha fazla bilgi almak istediği için Ebu Sufyan'la konuştuğu, güzel bir cevabî mektup yazdığı, hediyeler gönderdiği, Gassanî emirinin Müslümanların cezalandırılması isteğini geri çevirdiği ile ilgili rivayetlere rastlanmaktadır. Şu kadarı var ki Herakliyus mektuba aşırı tepki vermemiştir.
Zamanın ikinci büyük devleti olan Pers (İran) imparatorluğunun Kralı Kisra'ya da mektup gönderildi. Mektubu Abdullah b. Huzâfe es-Sehmî götürdü. Abdullah mektubu başkent Medayin'de teslim etti:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla,
Allah'ın Rasûlü Muhammed'den Pers (İran) ulusu Kisra'ya. Selam hidayete tabi olan, Allah'a ve Rasûlü’ne inanan; ve Allah'tan başka ilah olmadığına, O'nun eşi ortağı bulunmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna şehadet edenlerin üzerine olsun. Sizi Allah'ın mesajına davet ediyorum, çünkü tüm insanlara Allah'ın Rasûlü olarak gönderildim, ta ki yaşam sahiplerini uyarayım, inanmayanlar üzerine üstünlük kurayım. İslam'ı kabul et ki güven (selamet) bulasın. Günahları senin üzerine olacaktır." Allah-Rasûlü Muhammed (Mührü)
Pers Kisrası Perviz mektubun unvan yazılan yerinde Rasûlullah'ın isminin kendi isminden önce yazılmasına veya içeriğine hiddetlenerek mektubu yırttı. Abdullah'ı ölümle tehdit ederek hemen memleketinin dışına çıkarılmasını emretti. Abdullah gördüğü muameleyi Rasûlullah'la anlattı. Rasûlullah da: "O benim mektubumu yırttı. Ya Rab! Sen de onun mülkünü (devletini) perişan et" diye dua etti. Gerçekten de kısa süre sonra bu İran Kisrası oğlu tarafından öldürüldü. İran İmparatorluğu ise Hz. Ömer zamanında Müslümanların eline geçti.
Perviz, tepkisini daha ileri götürerek İran'a bağlı Yemen valisi Bâzan'a çok sert bir mektup yazdı: "Hicaz'da peygamberlik davasına kalkışan adamı bana gönder." Bazan da iki adamla Kisra'nın mektubunu Rasûlullah'a gönderdi.
Kisra'nın mektubunu veren elçiler: "Şayet Kisra'nın emrine uyarsan. Bâzan senin hakkında Kisra'ya şefaat mektubu yazar, uymadığın müddetçe seni yok eder" dediler.
Gelen elçiler İran hükümdür hanedanına mensup ve şecaat meşhur kimselerdi. Rasûlullah elçilere: "Bâzan'ın mektubuna yarın cevap veririm" deyip onları huzurundan çıkardı. Ertesi gün (10 Cemaziyel evvel, salı günü) Hüsrev-i Perviz'i oğlu Şirüye'nin öldürdüğü bilgisin Bâzan'ın elçilerine söyledi memleketini kendisine bırakırım, yoksa Allah, onu ümmetime verecektir." dedi.
Bununla birlikte Mukavkıs'ın gönderdiği hediyelerden bazılarını onlara hediye olarak verdi. Elçiler Sana'ya (Yemen) varıp durumu Bâzan'a bildirdiler. Bir kaç gün sonra Şirüye tarafından babasının öldürdüğüne dair ve Rasûlullah'la ilgili önceki istekten vazgeçildiğini bildiren haber geldi. Hesap yapıldığında Rasûlullah'ın, haber verdiği gece Hüsrev'in öldürüldüğü anlaşıldı. Bâzan, gönderdiği elçiler ve İranlılardan yanında bulunan kimselerle beraber Müslüman oldu. Rasûlullah, Bâzan'ı San'a valiliği görevinde bıraktı.
Rasûlullah (a.s), Hâtıb b. Beltea'yı Bizans İmparatorluğuna bağlı Mısır Mukavkıs’ı Cüreye bin Mina'ya mektubunu iletmesi için görevlendirdi. Mukavkıs Roma (Bizans) devleti tarafından Kıbtilerden atanırdı. Mukavkıs İskenderiye'de oturmaktaydı. O'na gönderilen mektubun orijinali Topkapı müzesindedir.
"Rahman Rahim Allah'ın adıyla,
Allah'ın kulu ve Rasûlü Muhammed'den Kıbtilerin büyüğü Mukavkıs’a: Selam hidayete tabi olanlara olsun. Seni İslam'ı kabul etmeye ve Müslüman olmaya davet ediyorum. Selamet bulursun. Allah da ecrini iki kat verir. Eğer yüz çevirirsen bütün Kıptilerin günahı senin üzerine olur.
"Ey Kitap ehli, bizimle aranızda mûsavi (adil) olan kelimeye gelin: 'Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim. O'na ortak tanımayalım, Allah'ı bırakıp da kimimizi Rab’ler edinmeyelim. "Eğer yüz çevirirlerse, deyin ki: 'Şahit olun biz Müslümanlardanız.' Allah-Rasûl-Muhammed (Mührü)
Mukavkıs elçiye, cevabi bir mektup, iki cariye, bir katır, bazı kaynaklara göre bunlar dışında bin miskal altın, Afir veya Ma'fur adında bir eşek, billurdan bir kadeh, altın ibrişimden yapılmış kıymetli taşlarla donatılmış bir kemer, deriden bir kalkan, bir miktar bal, yirmi kat elbiselik kumaş ve elçi Hâtıb'a yüz miskal altın, beş parça elbiselik bir köle hediye ile karşılık vermiştir.
Rasûlullah, cariyelerden Mariye Müslüman olunca onunla evlendi. O'ndan İbrahim adında bir oğlu oldu.
Hâtıb, Mukavkıs Cüreyc'in mektubunu ve hediyelerini Rasûlullah'a takdim ettiğinde: "Habis mülkü (devleti) elinden gider korkusuyla Müslüman olmadı. Ama mülkü ona kalmayacaktır" buyuran Rasûlullah'ın dediği oldu. Kısa süre sonra Mısır Müslümanlarca fethedildi.
Yorum Ekle
Arkadaşına Gönder
Yazdır
Yukarı
Tel : 0 312 229 54 06 - 229 55 06 | Haber Yazılımı: CM Bilişim